30 Temmuz 2009 Perşembe

Elano ve Doğru Transfer#2


Dün doğru transferin ihtiyaca göre yapılan transfer olduğunu ve Galatasaray' ın bu sezon ihtiyaca göre değilbonservis durumuna ve tribüne göre transfer yaptığını söylemiştim. Bunun üzerinden çok geçmeden Galatasaray tribüne bir transfer daha yaptı. Yılların yöneticisi Adnan Polat bu hatalara nasıl düşüyor ben anlamış değilim. Galatasaray' ın sezon bittiğinde bir ön liberoya dört tane defans oyuncusuna ihtiyacı varken , Galatasaray bu bölgelere tek bir transfer bile yapmadı. Sadece defansa Gökhan Zan alındıki bence alınmasa daha iyiydi. Sezon başlayınca hep beraber göreceğiz ama Galatasaray bu defans hattıyla ve bu orta üçlüyle başarılı olması imkansız.
Düşünüyorum Elano' ya bu takımda yer bulamıyorum. 4-3-3 sisteminde Elano tarzı oyunculara yer yok, ileri üçlüye koysan oynayamaz orta üçlüye koysan çok yumuşak kalır ve rakibe çok pozisyon verilir. İşte bu yüzden bu adamın alınmasının tek bir açıklaması var oda tribüne şirin gözükmek. Galatasaray bu defans ve orta sahayla patlamaya hazır bir bomba gibi sezonu bekliyor , bizde Galatasaray' ı bekliyoruz sezon başlasın artık.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Pistlerdeki Brezilya'lı Laneti


Bu fotoğrafı ilk gördüğümde resmen tüylerim diken diken oldu.Parçalanmış kaskın içinde Massa'nın yaralanmış gözü acaba nasıl olduda bu hale geldi dedirtti bana.Daha sonra olay anının videosunu izleyince hayretim bir kat daha arttı.Bu nasıl bir tesadüftü böyle.Öndeki araçtan 900 gr'lık parça kopacak dakikalarda pistin üstünde zıpladıktan sonra arkadan gelen başka aracın pilotun kaskına çarpacak.Canlı yayında spikerinde söyledikleri işlerin ters gittiğini gösteriyordu zaten.Spor dünyasında yıllar geçse bile unutulmayacak bir andı.Bir diğer Brezilya'lı Barrichello'nun aracından kopan parça az kalsın Senna'dan sonra bir başka Brezilyalının daha sonu oluyordu.Geçen hafta İndy yarışlarındada başka bir Brezilya'lı pilotun kullandığı araç pit sonrası alev almış.Allah'tan pilot kazayı ufak yanıklarla atlatmış.Brezilya'lı pilotların üstünde kara bulutlar geziyor.

Massa'dan gelen son haberlerde durumunun beklenenden hızlı bir şekilde iyiye gittiği yönünde.En kısa sürede onu tekrar pistlerde görmek dileğiyle.

Doğru Transfer


Galatasaray medyası, yöneticisi ve taraftarlarına şaşıyorum. Galatasaraylılarda öyle bir hava oluşturulmuşki bonservissiz oyuncu almak büyük marifetmiş gibi lanse ediyorlar. Şu ana kadar Galatasaray 4 tane transfer yapmış durumda bunlardan Mustafa, Leo Franco ve Gökhan bedelsiz geldiler Keita' ya ise 9 milyon avro bonservis ödendi. Şimdi Galatasaraylılar bununla övünüyorlar biz alırsak bedavaya alırız. Ya kardeşim bedavaya adam almak önemli değil önemli olan aldığın oyuncunun takıma vereceği artı katkıdır. Şimdi transferleri tek tek ele alalım:

Leo Franco : Atletico Madrid' ten bonservisi elinde olarak geldi. De Sanctis' ten eksiği var fazlası yok. Garip bir kaleci 1 maç iyi oynayıp ardından 3 maç seni yakacak türden dengesiz. Zaten 2000 senesindeki Mallorca maçları hala hafızalarda, yediği goller hala akıllarda ve 9 sene geçmesine rağmen o gollerden hala yiyor. Yönetim Sanctis' e bonservis ödemektense Leo Franco' yu bedavaya almayı tercih etti sonuçta Atletico Madrid' ten geliyor iyi kaleciydi ama bizde tutmadı bahaneside ceplerinde hazır bekliyor. Bu transferle şampiyonluk adayları içerisinde kalecisi en kötü olan takım durumuna düştü Galatasaray.

Mustafa Sarp : Üzerine fazlaca konuşmaya gerek yok. 2 sezon kulübede bekledikten sonra alacakları karşılığında bonservisi verilecek bir oyuncu.

Gökhan Zan : Bana göre Gökhan' ı transfer etmek için bonservisi elinde olması bile yetmez üste para verirse ozaman alınacak türden bir oyuncu. Milli takımı izlerken hepimiz şunu düşünmüşüzdür defansımız biraz iyi olsa kupalar kazanırız. İşte bu düşünce artık Galatasaray için geçerli olacak, çünkü milli takım defansını topladılar. Gökhan Zan sık sakatlanma meziyeti dışında hiçbir meziyeti olmayan ne top kapabilen nede top kullanabilen bir oyuncu. Geçen sezon yerlerde sürünen Fenerbahçe' nin iki maçtada yendiği takım sayısı 2 ve bunlardan biriside Gökhan Zan' ın üstün çabalarıyla Beşiktaş. Neden milli takıma kadar yükselmiş derseniz orasını bende çözebilmiş değilim ama Server ve Gökhan ikilisiyle çok zevkli ve çekişmeli Galatasaray maçları izleyeceğimize eminim.

Kader Keita : Bu çocuk gerçekten iyi futbolcu hızlı , bileklerine hakim ve devamli dikine gitmek isteyen bir oyuncu ama Galatasaray' ın sisteminde 3lü bir forvet hattı olacak ve bu 3lünün ortası Baros' un geriye kaldı 2 yer. İşte bu 2 mevkii için Galatasaray' da Arda ve Kewell varken neden Keita alındı diye merak ediyorum. Anlaşılan Kewell bu sene kulübede bekleyecekki buda Keita' nın gereksiz bir transfer olduğunu gösteriyor; Çünkü elinde zaten iyi adam varken oraya bir tane daha iyi adam almanın hiçbir anlamı yok. Onun yerine Galatasaray eksik olan defans hattına yada orta sahasına adam alsaydı daha iyi yapmış olurdu. Sonuçta Keita' nın yapacağı katkı en maksimumunda geçen seneki Kewell kadar olur fazlası olmaz.

İşte yapılan 4 transferde Galatasaray' ı ileriye değil geriye götürecek türden transferler ama Galatasaraylılar bunlarla neden övünüyorlar ben onu çözemedim.

Perşembe' nin Gelişi


Bir kere şunu belirteyim Sivasspor un fark yemesi beni şaşırtmadı beklediğim bir olaydı. Bu beklentim hazırlık maçlarından önce oluşmuştu , çünkü Sivasspor okadar kötü bir transfer politikası izlediki bu sonuç kaçınılmazdı. Dünyanın her liginde iyi bir kadro oturtan küçük kulüpler o kadro çekirdeğini koruduğu sürece ligde zirveyi zorlar iyi futbol oynayıp adından söz ettirir ama o çekirdek kadro korunduğu sürece bu geçerlidir. Geçen sezon başında kadrosunu koruyup üstüne birkaç takviye yapan Sivasspor geçen sezonda başarılı olmuştu. Fakat bu sezon başında Sivasspor ben büyük kulübüm kimi getirsem çıkar çatır çatır oynar edasına kapıldığından kadrosunu dağıttı yeni isimler aldı ve sonucunda bu durumlara düştü. Silla, Diallo ve Bilica bu takımın can damarlarıydı. Bu 3 isimin gönderilmesi büyük hata ve bunların yanında deplasmanlar için biçilmiş kaftan olan Balili ninde satılmasıyla takım kimliğini benliğini karakterini kaybetti. Bana kalırsa ligdede ilk 6 ya girmeleri çok zor. Çünkü o çekirdek bozuldu, o hava kayboldu artık Sivasspor için gerileme dönemi başlamıştır.
Sivasspor gibi takımlara dünyanın diğer liglerindende örnekler vermek mümkün. İngiltereden Ledds utd. ve Blackburn Rovers ilk aklıma gelenler Ledds yıllarca zirveyi kovaladı , Blackburn ise Ligin adı Süper Lig olduktan sonra şampiyon olan 4 takımdan biri. İspanya' ya geçersek Alaves en iyi örnek olur sanırım , adamlar UEFA kupası finaline kadar çıktılar ama şimdi nerelerdeler kimsenin haberi yok. Ülkemize gelirsek geçmişte sivrilip zirveye çıkan Kocaelispor var hatta son 5 haftaya şampiyonluk iddiasıyla giren Gaziantepsor var. Şimdi Gaziantep orta sıra takımı Kocaelidpor ise Bank Asya 1. ligde.
Sözün özü Sivasspor Teknik direktörü ve Başkanının havalanmalarıyla bu noktaya gelmiştir ki tahminim lig başlayınca onlar için daha kötü günler gelecek.

17 Temmuz 2009 Cuma

Ahhh Rıdvan Abi Ahhhh


Rıdvan Dilmen benim için bu ülkenin en iyi futbol yorumcusuydu. Yorumcusuydu dedim çünkü artık fikrim değişti. Geçen sezon başında Galatasaray güzel transferler yaptı gibi görünsede gerçek ihtiyaç duyulan mevkiye transfer yapmayarak yarım bir takımla yola çıktı. Galatasaray için en önemli mevkii defans mevkisiydi ama onlar o mevkiyi boş bıraktılar ve sonuç hüsran oldu. Bunu biz sezon başı gördük o defansla hiçbir şey başaramazlardı, başaramadılarda. Fakat tüm sezon boyunca en iyi kadro Galatasarayda dedi durdu Rıdvan Dilmen. Sonrasında Beşiktaş şampiyon oldu ve sezon bitti. Geçenlerde ntvspor' da bir yazısı vardı takımları değerlendiriyordu, geçen sezon ligin 3. veya 4. iyi kadrosu yerine koyduğu Beşiktaş için en iyi kadro onlarda diğerlerine göre az takviyeye ihtiyaçları var yazmıştı. Burada bir dur Rıdvan hocam geçen sezon neler demiştin şimdi neler diyorsun. Haydi biz onu geçelim, dün maç boyunca Galatasaray' ın takviyeye ihtiyacı var bu kadro yetersiz dedi durdu. Geçen sene yere göğe sığdıramadığı kadro duruyor giden oyuncular 4. sınıf kaleci Sanctis( İtalyada zaten 3 kaleci var oda bu yüzden milli takıma alınmış) beyinen jübile yapalı 2 sene olan Hasan Şaş , sıfır golle sezonu kapatan golcü Ümit Karan ve kapriste dünyanın bir numarası Lincoln. Gelenler ise Kader Keita , Leo Franco , Gökhan Zan , Mustafa Sarp ve Frank Rijkard. Eğer geçen sezonki kadro çok iyiyse bu kadro efsane olur. Gidenler ve gelenler arasında dağlar kadar fark var ama nedense Rıdvan Dilmen fikir değiştirmiş. Galiba geçen sene Galatasaray' ı öv ricası gelmişti bu sene ise bakalım kim için rica gelmiş yakında öğreniriz.

Anlamadık Gitti


Fenerbahçe' nin Brezilyadan futbolcu baktığı kesinleşti, sonuçta Aykut Kocaman ikinci kez Brezilyaya gitti. Olabilir Fenerbahçe gibi bir takım her yerden futbolcu bakabilir alabilir. Buraya kadar herşey gayet normal. Şimdi gelelim anormal kısıma ntvspor un internet sitesinde Fenerbahçe' nin orta saha oyuncusu Jose Mauricio ile ilgilendiği yazıyor (http://www.ntvmsnbc.com/id/24984219/) , goal.com da ise Fenerbahçe' nin stoper Jose Mauricio ile ilgilendiği yazıyor (http://www.goal.com/tr/news/232/turkcell-s%C3%BCper-lig/2009/07/17/1386840/mauricio-fenerde-gibi). Tam anlamıyla bir komedi. İki haberdeki resimlerde aynı , futbolcularda aynı fakat biri stoper olduğunu iddia ediyor diğeri ise orta saha vallahi ben bu medyayı anlamadım gitti. Bir haber yaparken iki dakika bile araştırmadan haber yapıyorlar.

14 Temmuz 2009 Salı

Seven


Man. Utd. dün yaptığı açıklamayla yeni sezonda Owen' ın 7 numaralı formayı giyeceğini duyurdu. Açıkcası ben böyle bir karar beklemiyordum. 7 numaralı forma Kırmızı Şeytanlar için özel bir forma o formayı giyenler herzaman Şeytanlar için efsane olmuşturki Owen' ın bırakın efsane olmayı doğru dürüst 10 maç oynamasını bile beklemiyorum. Keşke o formayı hakedecek biri gelene kadar kimseye vermeselerdi, yoksa 7 numarasının tüm özelliği ve güzelliği kaybolacak.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Public Enemies


Futbolun olmadığı sadece transfer yalanlarının ağırlıklı olduğu bu dönemde bende sessiz bir dönem geçirdim. Bu arada kendimi iyice sinemaya verdim. Pazar günümü public enemies filmine ayırdım. Büyük bir heyecanla filme gittim, fakat büyük bir hayal kırıklığıyla ayrıldım. Film herşeyiyle iyi gibiydi yönetmen Michael Mann kendisi sevdiğimiz bir abimiz, oyunculara bakıyorsun bir tarafta Batman diğer tarafta Kaptan Jack Sparrow, müthiş bir fragman ve muhteşem bir müzik otis taylor' dan ten million slaves. Hal böyle oluncada beklenti büyüktü ama film çok yavaş ilerliyor, beklenilen banka soyma sahneleri yok, kısacası film akmıyor yavaş yavaş ilerliyor oda bizi sarmıyor. Filmin akışı ve durağanlığı bana Korkak Robert Ford' un Jesse James Suikastini hatırlattı. Benim sizlere tavsiyem eğer izlemediyseniz hiç sinemaya gitmeyin DVD si çıkınca evde izlersiniz. Bir tavsiye daha vereyim mutlaka ten million slave şarkısını dinleyin.