18 Ağustos 2009 Salı

Bu Çocuğa Dikkat!!!


Adı:Pedro Rodriguez Ledesma

D.Tarihi:28 Temmuz 1987

Oynadığı Kulüp:Barcelona

Forma Numarası:27


Real Madrid'in bu sene 2.los galacticos hamlesini başlatmasından sonra transferde suskunluğu nedeniyle eleştirilen Barca Xavi-İniesta'nın alternatifini yine alt yapısından bulmuşa benziyor.Öyle ki Pazar akşamı İspanya Süper Kupası ilk maçını izlerken bir an Xavi-İniesta karışımı biri sahada geziniyor sandım.Attığı gollede bu sezon adından sıkça söz ettireceği belli Pedro'nun.Siz siz olun bu sene bu çocuğu dikkatle izleyin çünkü yoğun maç trafiğinde Xavi-İniesta ikilisine rahatlıkla alternatif olacak kalitede bir oyuncu.

Yazık Bu Güzelliğe


Isinbayeva Londra' dan sonra Berlin' dede altın madalya alamadı. Gerçi bu daha kötü oldu, Londra' da gümüş madalya almıştı Berlin' de sıfır çekti.
Eğer ben hakem olsaydım hiç atlama yapmadan direk altın madalya verirdim. Ya siz ?

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Bu İşin Sonu Nereye Varacak?



Tamam rekor kırılırda Usain Bolt'unki biraz parçalamak oldu.11 salise birdende rekor kırılmazki.Peki bundan sonrası nasıl olacak?İnsanlık 100 mt'yi daha ne kadar hızlı koşabilir ki?ya da Bolt rekoru ne kadar ileriye götürebilir daha?
Bu arada 9.58'lede sis'e inceden bir gönderme mi ne var acaba?Bilinçli kırmış olabilir mi yoksa aslı Sivas'tan mı göç etmiş Jamaika'ya?

16 Ağustos 2009 Pazar

Elma Dersem Satıyorum Armut Dersem Satmıyorum


Bobo'nun transfer hikayesi 2 senedir bilmeceye döndü papatya fallarını geride bıraktı artık.Bir oyuncu satılacaksa satılır yok satılmayacaksada yok Bobo'nun değeri 10 milyon euro yok o fiyattan aşağı satmayız gibi kelime oyunlarıylada ortalık bulanıklaştırılmaz.Kaldı ki şu anda Bobo şampiyonlar liginde oynamak varken gidipte Fransa'da St.Etienne gibi sıradan bir takıma gitmez.Bobo her ne kadar gönderilmek istensede şu anda Beşiktaş'ta olmaktan mutlu bu aşikar.Adam iki senedir söylüyor gitmek istemiyorum diye.Tek sıkıntısı aldığı yıllık ücret.Nobre'nin 2,5milyon euro aldığı bir takımda bende Bobo olsam bende huysuzluk çıkartırdım.Beşiktaş yönetimi hata üstüne hata yapmaya devam ediyor transfer işlerinde yine.Ağustos sonu gelmiş daha kimse Bobo'ya o parayı vermez bu saatten sonra.Bobo'da bir ay sonra şampiyonlar ligi başlayacakken yeni bir takıma gitmeyi istemez.Geriye ne kalıyor.Beşiktaş yönetimi derhal Bobo'nun takımda kesin olarak kalacağını açıkladıktan sonra hemen yıllık ücretinide iyileştirerek yeni sözleşme imzalatma çabası içine girmeli.Yoksa önümüzdeki sene bonservis ücreti olmadan elini kolunu sallaya sallaya gider Başkan Demirören'de parasını yok 10milyona yok 8 milyona satarız diyen yöneticilerden tahsil eder.

ve Darius Vassell Süper Ligde Sezonu Açtı


Sen İngiltere Milli takımında 22 maça , Manchester City ile de 103 premier lig maçına çık sonrada geçen sezon düşmekten son anlarda kurtulan Ankaragücü'ne gel Elyasa'yla Ceyhun'la top oyna.Hadi Ceyhun alışkın Ortega'yla top oynamış hatta Ortega'mı Ceyhun'mu tartışmaları yaşatmış biri.Acaba sezonun ilerleyen dönemlerine doğru bu seferde Ceyhun mu Vassell'mi diye söylentiler çıkmasın?
Şaka bir yana Ankaragücü'nün 100.yıl bombasının gelmesine pek ihtimal vermiyordum açıkçası.Vassell her ne kadar süper bir forvet olmasada sıradan bir premier lig takımında oynayacak kadar kariyeri ve kalitesi olan bir oyuncu.Ne vaad ettilerde geldi nasıl kandırdılar bilmiyorum ama bizim güzide Türk medyamızda Vassell'in ülkemize geldiğine hala inanmış değil ki medyada yeteri kadar hak ettiği yeri bulduğuna inanmıyorum.ama kendisi sessiz sedasız işini yapmaya başladı şimdiden ve ligin 2.haftasında kendi sahasında takımına son dakikada 1 puanı getiren golü attı.Yok o deplasmana gitmem yok şu maça çıkmam gibilerinden öyle kaprisli birinede benzemiyor.Attığı golde klas sayılabilecek türdendi.Herkes o kadar dar açıdan vuramaz o şekilde.
Spor medyamız kendisini fazla takip etmesede ben şimdiden ilgiyle takip ediyor ve gollerinin devamını diliyorken Ankaragücü yönetiminede ligimize bu tarz kalitede bir yabancı getirdikleri için teşekkürlerimi iletiyorum.Umarım diğer takımlarımıza bu transfer ders olur ve sırf yabancı olsun diye sıradan yabancılara dünya paralar verip ligimizin kalitesinin düşmesine sebep olmazlar.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

11 Ağustos 2009 Salı

G.Antep - G.Saray


Beklediğim gibi bir Galatasaray buldum, hücumda zaman zaman çok klas hareketler yapan ama oyunun tamamında hakimiyeti eline alamayan ve her saniye gol yemeye müsait. Gerçi spor kamuoyunda bunlar itibar görmeyen tespitler çünkü şu anda herkes Galatasaray' ı şişirmekle, övmekle meşgul. Açıkcası Galatasaray' a maçı getiren faktör Gaziantepsporun sağ bek ve sol bekinin hiçbir zaman bek oynamamış olmaları ve defans yapmayı bilmemeleri sen Yozgatlı ve Olcan' la G.Saray karşısına çıkarsan bu sonucu alırsın. Bu maç şansı Galatasaray' ın yanındaydı ve çok fazla pozisyona girmeden 3 gol buldu ama herzaman bu golleri bulamaz ve işte ozaman neler olacak hep beraber göreceğiz. Benim gözümde G.Saray hiç adam almaya ihtiyacı olmayan bölgeye transferler yapmıştır fakat esas ihtiyacı olan bölgeyi boş bırakmıştır. Bu defans her maç 2 gol yer ama bu forvet her maç 3 gol atabilirmi ? Galatasaray orta sahası rakipten 2 adam eksik olduğundan pozisyon hazırlayamıyor ve topta kapamıyor hal böyle olunca pozisyon bulmakta zorlanıyor G.saray, eğer Arda pozisyon oluşturmasa gol atması çok zor G.saray' ın. Herşey Arda' nın ayaklarının ucunda o iyi oynarsa takım gol atıyor o durursa takım duruyor ama bu defansın pek duracağını sanmam okadar adam alındı okadar para harcandı okadar tantana koptu ama G.saray' ın kaderi yine Sabri , Servet ve Gökhan' ın ayaklarında.

7 Ağustos 2009 Cuma

Rüştü' nün Savunması


Rüştü PFDK tarafından 3 maçla cezalandırıldı. Gerekçe olarakta Süper Kupa Finalinden sonra soyunma odası koridorunda küfür etmesi gösterildi. Rüştü ise bu konudaki savunmasında küfür ettiğini kabul edip bu küfürün hakemlere olmadığını kendisine ve takım arkadaşlarına olduğunu belirtti. İşte komedide burada başlıyor.
Rüştü sayısız milli olmuş 2002 de yılın kalecisi seçilmiş Fenerbahçe ve Barcelona gibi camialarda futbol oynamış ve halende Beşiktaş gibi bir camiada futbol yaşantısını sürdürüyor. Bu kadar deneyimli bir oyuncunun küfür etmenin suç olduğunu ve ceza gerektirdiğini bilmesi gerekir. Kaldıki bu küfürün illa rakibe ve hakemlere olması gerekmiyor havaya bile küfür etse cezası var. Hatta yıllar önce Fenerbahçe - Denizlispor kupa maçında kendi kalecisiyle kavga edip ona küfür eden Tolunay kırmızı kartla oyundan atılmıştı.
Rüştü' nün böyle saçma ve komik bir savunma yapmak yerine kamuoyundan özür dileyip cezasını kabul etmesini beklerdim.

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Süper Kupa' nın Ardından


Fenerbahçe: Bu takım geçen yıldan çok farklı olacak bu daha ilk maçlardan belli oldu, en azından oyuncular daha çok kazanmak istiyor ve daha çok mücadele ediyorlar. Daum faktörü takımı olumlu etkilemiş. Fenerbahçe' nin kadrosunda Carlos yoktu ama onun yerine oynayan Vederson gerçekten iyi oynadı, birde defansta artık Edu mu olur yoksa yeni birimi transfer edilir bilmiyorum ama Önder' in yerine oynayacak oyuncu eksikti. Eğer Önder' in yerine iyi bir oyuncu gelirse defans hattında pek bir problem olacağını sanmıyorum. Bu durumdada Baroni +2 kuralı yüzünden Deivid' le kulübede oturur gibime geliyor. Dos Santos iyi oyuncu bu takımda direk oynar ve farkınıda hissettirir, Kazım tahminime göre 2-3 maç daha direk oynar ama bu maçlarda Beşiktaş maçındaki gibi oynarsa kulübeye döner Topuz' u izler, yok Honved maçındaki gibi oynarsa rakip bekler onu izler. Maçta ilk yarım saat Kazım ve Santos' un geri dönüş problemi yaşamasından dolayı bekler ikiye bir yakalanıp Beşiktaş' a pozisyon verdiler, yarım saatten sonra bu problemi çözünce Beşiktaş' a pozisyon vermediler. Kazım ve Santos' un geri dönüş sorunları büyük maçlara etki eder ama küçük maçlarda problem yaşatacağını sanmıyorum. Fenerbahçe geçen seneden daha güçlü hem sahadaki onbiriyle hemde kulübesiyle. Bu sene çok fazla gol atacaklarını düşünüyorum, tahminim Guiza-Alex ikilisinin 45 gol atacağıdır.

Beşiktaş: Açıkcası ben Beşiktaş' ın bukadar iyi olacağını tahmin etmiyordum, ama Denizli' nin oyuncu seçimleri başlarına dert açacak gibi. Bekleri beğendim İsmail iyi oyuncu orada tüm sezon oynar, Erhan ise geçen seneki sağbekleri düşününce formayı alır ve onlardan daha çok iş yapar gibime geliyor. Denizli' nin Yusuf' u sağ kanatta neden oynattığını çözemediğim gibi Nihat' şu haliyle 46. dakikada oyuna neden aldığınıda çözemedim. Bence Beşiktaş' ta sağ kanada Nihat geçer iki forvetten biri kulübeye gider Yusuf veya yeni transfer edilecek bir isim forvet arkasına giderse iyi takım olurlar ama şu anki halleriyle çok beraberlik alırlar. Zaten süper kupayla beraber 4 maç yaptılar toplam 2 gol bulabildiler(o 2 golde duran toptan geldi.) . Çünkü takımı gol noktasına taşıyacak Yusuf var oda sağ çizgide. Fink ve Ernst bu takımı gole taşıyamaz Tello bir var bir yok Yusuf dediğim gibi sağda ozaman iki forvet değil 5 forvette olsa onlara pozisyon oluşturamazsın. Bence yeni bir 10 numara ve sağ kanatta sağlam bir Nihat' la bu takım izlenir.

Maçın sonucuna gelirsek toplamda hemen hemen eşit pozisyon yakaladılar ve eşit oynadılar maçı şu takım kesin haketti diyemem zaten maçın kaderinide Sivok belirledi. O penaltı olmasa maç ortadaydı, iki takımda kazanabilirdi Sivok farkıyla Fenerbahçe kazandı.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Elano ve Doğru Transfer#2


Dün doğru transferin ihtiyaca göre yapılan transfer olduğunu ve Galatasaray' ın bu sezon ihtiyaca göre değilbonservis durumuna ve tribüne göre transfer yaptığını söylemiştim. Bunun üzerinden çok geçmeden Galatasaray tribüne bir transfer daha yaptı. Yılların yöneticisi Adnan Polat bu hatalara nasıl düşüyor ben anlamış değilim. Galatasaray' ın sezon bittiğinde bir ön liberoya dört tane defans oyuncusuna ihtiyacı varken , Galatasaray bu bölgelere tek bir transfer bile yapmadı. Sadece defansa Gökhan Zan alındıki bence alınmasa daha iyiydi. Sezon başlayınca hep beraber göreceğiz ama Galatasaray bu defans hattıyla ve bu orta üçlüyle başarılı olması imkansız.
Düşünüyorum Elano' ya bu takımda yer bulamıyorum. 4-3-3 sisteminde Elano tarzı oyunculara yer yok, ileri üçlüye koysan oynayamaz orta üçlüye koysan çok yumuşak kalır ve rakibe çok pozisyon verilir. İşte bu yüzden bu adamın alınmasının tek bir açıklaması var oda tribüne şirin gözükmek. Galatasaray bu defans ve orta sahayla patlamaya hazır bir bomba gibi sezonu bekliyor , bizde Galatasaray' ı bekliyoruz sezon başlasın artık.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Pistlerdeki Brezilya'lı Laneti


Bu fotoğrafı ilk gördüğümde resmen tüylerim diken diken oldu.Parçalanmış kaskın içinde Massa'nın yaralanmış gözü acaba nasıl olduda bu hale geldi dedirtti bana.Daha sonra olay anının videosunu izleyince hayretim bir kat daha arttı.Bu nasıl bir tesadüftü böyle.Öndeki araçtan 900 gr'lık parça kopacak dakikalarda pistin üstünde zıpladıktan sonra arkadan gelen başka aracın pilotun kaskına çarpacak.Canlı yayında spikerinde söyledikleri işlerin ters gittiğini gösteriyordu zaten.Spor dünyasında yıllar geçse bile unutulmayacak bir andı.Bir diğer Brezilya'lı Barrichello'nun aracından kopan parça az kalsın Senna'dan sonra bir başka Brezilyalının daha sonu oluyordu.Geçen hafta İndy yarışlarındada başka bir Brezilya'lı pilotun kullandığı araç pit sonrası alev almış.Allah'tan pilot kazayı ufak yanıklarla atlatmış.Brezilya'lı pilotların üstünde kara bulutlar geziyor.

Massa'dan gelen son haberlerde durumunun beklenenden hızlı bir şekilde iyiye gittiği yönünde.En kısa sürede onu tekrar pistlerde görmek dileğiyle.

Doğru Transfer


Galatasaray medyası, yöneticisi ve taraftarlarına şaşıyorum. Galatasaraylılarda öyle bir hava oluşturulmuşki bonservissiz oyuncu almak büyük marifetmiş gibi lanse ediyorlar. Şu ana kadar Galatasaray 4 tane transfer yapmış durumda bunlardan Mustafa, Leo Franco ve Gökhan bedelsiz geldiler Keita' ya ise 9 milyon avro bonservis ödendi. Şimdi Galatasaraylılar bununla övünüyorlar biz alırsak bedavaya alırız. Ya kardeşim bedavaya adam almak önemli değil önemli olan aldığın oyuncunun takıma vereceği artı katkıdır. Şimdi transferleri tek tek ele alalım:

Leo Franco : Atletico Madrid' ten bonservisi elinde olarak geldi. De Sanctis' ten eksiği var fazlası yok. Garip bir kaleci 1 maç iyi oynayıp ardından 3 maç seni yakacak türden dengesiz. Zaten 2000 senesindeki Mallorca maçları hala hafızalarda, yediği goller hala akıllarda ve 9 sene geçmesine rağmen o gollerden hala yiyor. Yönetim Sanctis' e bonservis ödemektense Leo Franco' yu bedavaya almayı tercih etti sonuçta Atletico Madrid' ten geliyor iyi kaleciydi ama bizde tutmadı bahaneside ceplerinde hazır bekliyor. Bu transferle şampiyonluk adayları içerisinde kalecisi en kötü olan takım durumuna düştü Galatasaray.

Mustafa Sarp : Üzerine fazlaca konuşmaya gerek yok. 2 sezon kulübede bekledikten sonra alacakları karşılığında bonservisi verilecek bir oyuncu.

Gökhan Zan : Bana göre Gökhan' ı transfer etmek için bonservisi elinde olması bile yetmez üste para verirse ozaman alınacak türden bir oyuncu. Milli takımı izlerken hepimiz şunu düşünmüşüzdür defansımız biraz iyi olsa kupalar kazanırız. İşte bu düşünce artık Galatasaray için geçerli olacak, çünkü milli takım defansını topladılar. Gökhan Zan sık sakatlanma meziyeti dışında hiçbir meziyeti olmayan ne top kapabilen nede top kullanabilen bir oyuncu. Geçen sezon yerlerde sürünen Fenerbahçe' nin iki maçtada yendiği takım sayısı 2 ve bunlardan biriside Gökhan Zan' ın üstün çabalarıyla Beşiktaş. Neden milli takıma kadar yükselmiş derseniz orasını bende çözebilmiş değilim ama Server ve Gökhan ikilisiyle çok zevkli ve çekişmeli Galatasaray maçları izleyeceğimize eminim.

Kader Keita : Bu çocuk gerçekten iyi futbolcu hızlı , bileklerine hakim ve devamli dikine gitmek isteyen bir oyuncu ama Galatasaray' ın sisteminde 3lü bir forvet hattı olacak ve bu 3lünün ortası Baros' un geriye kaldı 2 yer. İşte bu 2 mevkii için Galatasaray' da Arda ve Kewell varken neden Keita alındı diye merak ediyorum. Anlaşılan Kewell bu sene kulübede bekleyecekki buda Keita' nın gereksiz bir transfer olduğunu gösteriyor; Çünkü elinde zaten iyi adam varken oraya bir tane daha iyi adam almanın hiçbir anlamı yok. Onun yerine Galatasaray eksik olan defans hattına yada orta sahasına adam alsaydı daha iyi yapmış olurdu. Sonuçta Keita' nın yapacağı katkı en maksimumunda geçen seneki Kewell kadar olur fazlası olmaz.

İşte yapılan 4 transferde Galatasaray' ı ileriye değil geriye götürecek türden transferler ama Galatasaraylılar bunlarla neden övünüyorlar ben onu çözemedim.

Perşembe' nin Gelişi


Bir kere şunu belirteyim Sivasspor un fark yemesi beni şaşırtmadı beklediğim bir olaydı. Bu beklentim hazırlık maçlarından önce oluşmuştu , çünkü Sivasspor okadar kötü bir transfer politikası izlediki bu sonuç kaçınılmazdı. Dünyanın her liginde iyi bir kadro oturtan küçük kulüpler o kadro çekirdeğini koruduğu sürece ligde zirveyi zorlar iyi futbol oynayıp adından söz ettirir ama o çekirdek kadro korunduğu sürece bu geçerlidir. Geçen sezon başında kadrosunu koruyup üstüne birkaç takviye yapan Sivasspor geçen sezonda başarılı olmuştu. Fakat bu sezon başında Sivasspor ben büyük kulübüm kimi getirsem çıkar çatır çatır oynar edasına kapıldığından kadrosunu dağıttı yeni isimler aldı ve sonucunda bu durumlara düştü. Silla, Diallo ve Bilica bu takımın can damarlarıydı. Bu 3 isimin gönderilmesi büyük hata ve bunların yanında deplasmanlar için biçilmiş kaftan olan Balili ninde satılmasıyla takım kimliğini benliğini karakterini kaybetti. Bana kalırsa ligdede ilk 6 ya girmeleri çok zor. Çünkü o çekirdek bozuldu, o hava kayboldu artık Sivasspor için gerileme dönemi başlamıştır.
Sivasspor gibi takımlara dünyanın diğer liglerindende örnekler vermek mümkün. İngiltereden Ledds utd. ve Blackburn Rovers ilk aklıma gelenler Ledds yıllarca zirveyi kovaladı , Blackburn ise Ligin adı Süper Lig olduktan sonra şampiyon olan 4 takımdan biri. İspanya' ya geçersek Alaves en iyi örnek olur sanırım , adamlar UEFA kupası finaline kadar çıktılar ama şimdi nerelerdeler kimsenin haberi yok. Ülkemize gelirsek geçmişte sivrilip zirveye çıkan Kocaelispor var hatta son 5 haftaya şampiyonluk iddiasıyla giren Gaziantepsor var. Şimdi Gaziantep orta sıra takımı Kocaelidpor ise Bank Asya 1. ligde.
Sözün özü Sivasspor Teknik direktörü ve Başkanının havalanmalarıyla bu noktaya gelmiştir ki tahminim lig başlayınca onlar için daha kötü günler gelecek.

17 Temmuz 2009 Cuma

Ahhh Rıdvan Abi Ahhhh


Rıdvan Dilmen benim için bu ülkenin en iyi futbol yorumcusuydu. Yorumcusuydu dedim çünkü artık fikrim değişti. Geçen sezon başında Galatasaray güzel transferler yaptı gibi görünsede gerçek ihtiyaç duyulan mevkiye transfer yapmayarak yarım bir takımla yola çıktı. Galatasaray için en önemli mevkii defans mevkisiydi ama onlar o mevkiyi boş bıraktılar ve sonuç hüsran oldu. Bunu biz sezon başı gördük o defansla hiçbir şey başaramazlardı, başaramadılarda. Fakat tüm sezon boyunca en iyi kadro Galatasarayda dedi durdu Rıdvan Dilmen. Sonrasında Beşiktaş şampiyon oldu ve sezon bitti. Geçenlerde ntvspor' da bir yazısı vardı takımları değerlendiriyordu, geçen sezon ligin 3. veya 4. iyi kadrosu yerine koyduğu Beşiktaş için en iyi kadro onlarda diğerlerine göre az takviyeye ihtiyaçları var yazmıştı. Burada bir dur Rıdvan hocam geçen sezon neler demiştin şimdi neler diyorsun. Haydi biz onu geçelim, dün maç boyunca Galatasaray' ın takviyeye ihtiyacı var bu kadro yetersiz dedi durdu. Geçen sene yere göğe sığdıramadığı kadro duruyor giden oyuncular 4. sınıf kaleci Sanctis( İtalyada zaten 3 kaleci var oda bu yüzden milli takıma alınmış) beyinen jübile yapalı 2 sene olan Hasan Şaş , sıfır golle sezonu kapatan golcü Ümit Karan ve kapriste dünyanın bir numarası Lincoln. Gelenler ise Kader Keita , Leo Franco , Gökhan Zan , Mustafa Sarp ve Frank Rijkard. Eğer geçen sezonki kadro çok iyiyse bu kadro efsane olur. Gidenler ve gelenler arasında dağlar kadar fark var ama nedense Rıdvan Dilmen fikir değiştirmiş. Galiba geçen sene Galatasaray' ı öv ricası gelmişti bu sene ise bakalım kim için rica gelmiş yakında öğreniriz.

Anlamadık Gitti


Fenerbahçe' nin Brezilyadan futbolcu baktığı kesinleşti, sonuçta Aykut Kocaman ikinci kez Brezilyaya gitti. Olabilir Fenerbahçe gibi bir takım her yerden futbolcu bakabilir alabilir. Buraya kadar herşey gayet normal. Şimdi gelelim anormal kısıma ntvspor un internet sitesinde Fenerbahçe' nin orta saha oyuncusu Jose Mauricio ile ilgilendiği yazıyor (http://www.ntvmsnbc.com/id/24984219/) , goal.com da ise Fenerbahçe' nin stoper Jose Mauricio ile ilgilendiği yazıyor (http://www.goal.com/tr/news/232/turkcell-s%C3%BCper-lig/2009/07/17/1386840/mauricio-fenerde-gibi). Tam anlamıyla bir komedi. İki haberdeki resimlerde aynı , futbolcularda aynı fakat biri stoper olduğunu iddia ediyor diğeri ise orta saha vallahi ben bu medyayı anlamadım gitti. Bir haber yaparken iki dakika bile araştırmadan haber yapıyorlar.

14 Temmuz 2009 Salı

Seven


Man. Utd. dün yaptığı açıklamayla yeni sezonda Owen' ın 7 numaralı formayı giyeceğini duyurdu. Açıkcası ben böyle bir karar beklemiyordum. 7 numaralı forma Kırmızı Şeytanlar için özel bir forma o formayı giyenler herzaman Şeytanlar için efsane olmuşturki Owen' ın bırakın efsane olmayı doğru dürüst 10 maç oynamasını bile beklemiyorum. Keşke o formayı hakedecek biri gelene kadar kimseye vermeselerdi, yoksa 7 numarasının tüm özelliği ve güzelliği kaybolacak.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Public Enemies


Futbolun olmadığı sadece transfer yalanlarının ağırlıklı olduğu bu dönemde bende sessiz bir dönem geçirdim. Bu arada kendimi iyice sinemaya verdim. Pazar günümü public enemies filmine ayırdım. Büyük bir heyecanla filme gittim, fakat büyük bir hayal kırıklığıyla ayrıldım. Film herşeyiyle iyi gibiydi yönetmen Michael Mann kendisi sevdiğimiz bir abimiz, oyunculara bakıyorsun bir tarafta Batman diğer tarafta Kaptan Jack Sparrow, müthiş bir fragman ve muhteşem bir müzik otis taylor' dan ten million slaves. Hal böyle oluncada beklenti büyüktü ama film çok yavaş ilerliyor, beklenilen banka soyma sahneleri yok, kısacası film akmıyor yavaş yavaş ilerliyor oda bizi sarmıyor. Filmin akışı ve durağanlığı bana Korkak Robert Ford' un Jesse James Suikastini hatırlattı. Benim sizlere tavsiyem eğer izlemediyseniz hiç sinemaya gitmeyin DVD si çıkınca evde izlersiniz. Bir tavsiye daha vereyim mutlaka ten million slave şarkısını dinleyin.

1 Haziran 2009 Pazartesi

King#2 İspanya

Diego Forlan (Atletico Madrid) 32 gol.

19 Mayıs 1979 doğumlu olan Forlan'ın kariyerinin dönüm noktası olarak 2002 yılında Manchester United' a transferini söyleyebiliriz. Alex Ferguson 7,5 milyon pound verip onu alana akadar Avrupa' da adı pek duyulmamış bir oyuncuydu. Forlan ilk kez kıtasının dışına çıkıyordu ve o Güney Amerika' da bir yıldızdı el üstünde tutuluyordu. İngiltere onun için biraz zor olacaktı, bilmediği bir ülke, bilmediği bir dil ve yeni takım arkadaşları. Aslında bunlarda aşılabilirdi ama onun için en zoru yüksek beklentiydi. Alex Ferguson ilk iki sene için çok fazla birşey beklemiyoruz, beklentimiz iki seneden sonrası için demiş olsada ödenen yüksek bedel sonucu beklentiler hep üst düzeyde oldu. Ocak' ta geldiği manchester' da sezonu tamamladığında ligde ve şampiyonlar liginde gol atamamıştı. Bunun yanında öyle kötü goller kaçırıyorduki, bir ara Ferguson' un Forlan' ı nasıl transfer ettiği tartışılmaya başlanmıştı. 2004 - 2005 sezonu başında İspanyaya Villareal' e transfer olana kadar Manu da 87 maça çıktı ve 14 gole imza attı. İlk transfer olduğundaki beklentileride göze alacak olursak berbat bir performansla Premiere Lig defterini kapatıyordu. Villareal' de 3 sezon forma giydi. Bu 3 sezon sona erdiğinde İspanya Liginde parmakla gösterilen golcülerden biri olmuştu. 106 lig maçına çıkıp 54 gol atmayı başarmıştı. Artık herkesin korktuğu savunmaların özel önlem aldığı önemli bir forvet olmuştu. Ayrıca 2004 - 2005 sezonunu La Ligada gol kralı olarak tamamlamıştı. Villareal' de başarılarla dolu 3 sezon geçirdikten sonra Fernando Torres' in yerine Atletico Madrid' e transfer oldu. Gerçekten bu yaptığı en zor transferdi diyebilirim, çünkü torres' in yerini doldurmak gerçekten çok zor bir işti. İlk sezonunda 36 maçta 16 gol attı. Bu performans olarak çok iyi olmasada kötü değildi ama Forlan artık kalitesini ispat etmişti ve herkes daha fazlasını istiyordu. Forlan bu istekleri karşılıksız bırakmadı ve 2008 - 2009 sezonunda La Liga gol kralı olmayı başardı vede 33 maçta 32 gol atarak.Bu 32 golle hem La Liga gol kralı hemde Avrupa Altın Ayakkabı ödülünün sahibiydi. Bu muhteşem performans onu krallığa taşırken transfer listelerindede en ön sıralara aldı. Manchester City' nin Forlan' ı almak istediği kulislerde konuşulmaya başlandı bile.
Diego Forlan kötü başlayan avrupa kariyerinde artık en iyilerden biri.

Diego Forlan 2008 - 2009

31 Mayıs 2009 Pazar

Bir Duygu İnsanı


Aslında görüntü alışıldık bir görüntü.Kazanılan önemli maçlar ve kupalardan sonrada Beşiktaş Başkanı Demirören'i bu şekilde görmeye alışkındık.Hatta işi ileri götürüp Beşiktaş seyircisi alınmayan bir Bursa deplasmanında yönetici arkadaşlarıyla beaber maçı boş bırakılan rakip taraftar bölümünde izlemişliği bile vardır.Ama bu kez farklı olan 2004'ten beri takımın başında olan Demirören'in ilk lig şampiyonluğunun gözyaşları.Anlaşılan kızıda ona çekmiş ama oğlandan tık yok.

Şimdi Sevinme Zamanı


Acısıyla tatlısıyla bir sezonu daha geride bitirdik.Her açıdan çok ilginç tabloların yaşandığı uzun yıllar unutulmayacak bir lig oldu bu sene.Hem düşme potası hem şampiyonluk yarışı hemde Avrupa kupalarına katılabilme yarışında büyük çekişmeler yaşandı.Sanırım daha önceki senelerde bu sene olduğu kadar takımlar kendi ellerinde olan şampiyonluk şanslarını hiç bu kadar geri tepmemişlerdi.Trabzon'un kendi evinde kaybettiği maçlar,Galatasaray'ın Kocaeli'den kendi sahasında 5 yemesi ve Eskişehir'e iki maçta 6 puan vermesi,Fenerbahçe'nin derbilerdeki başarısını küçük takımlara gösterememesi Sivas'ında sonuna kadar getirip belkide son düzlükte heyecanına yenilerek Anadolu'dan şampiyon çıkma rüyasını başka baharlara bıraktığı ve sonundada aradan Beşiktaş'ın çıkarak şampiyonluğu göğüslediği enteresan bir lig yaşadık.Uzun yıllarda yaşamayız sanırım.Çünkü üç sene önce Fenerbahçe'nin 81 puanla şampiyonluğu verdiği Denizli'den bu kez Beşiktaş 71 puanla şampiyon çıkmayı başardı.
Bu açıdan bakıldığında Beşiktaş'mı başarılı yoksa rakipleri mi çok kötüydü bu sene ne kadar tartışırsak tartışalım bu sezon artık geride kaldı ve yıllar sonra tarih kazananı yazacak sadece.Birde 6 yıl sonra gelen şampiyonluğun yanında aslında kazanmaya alışık oldukları Türkiye Kupasınında kazanılması siyah-beyaz renklere gönül verenlere çifte mutluluk yaşattı.O yüzden şimdi sevinme zamanı peki yarın?
Çok bilinen bir söz vardır.Başarılı olmak önemli değil önemli olan başarıyı kazandıktan sonra orda tutunabilmek diye.Bu sene öyle böyle Beşiktaş şampiyon oldu ama ligde rakipler bir daha bu kadar kötü olacaklar mı acaba?Peki ya Avrupa?Heralde taraftarlar yeni bir Liverpool faciası daha yaşamak istemezler.Beşiktaş'ta özellikle büyük tansiyonu yüksek maçlarda istediği oyunu bir türlü oynayamıyor Luce zamanından beri.Beşiktaş'ın önce bu eksiğini yenmesi lazım.Bunuda takım içinde farkını göstericek ağırlığını koyacak yabancılarla başarmalı.Önümüzdeki sezon şampiyonlar ligide dahil 3 kulvarda mücadele edecekler.En kolay maçlarda bile savunmada çok basit goller yiyen bir Beşiktaş gelecek sezonda böyle olursa Avrupa'da yine aradığını bulamaz.
Evet çifte kupa geldi 6 yıldan sonra ligde şampiyon olundu bunun çoşkusu anlatılacak gibi değil ama yönetimin hiç rehavete girmeden Denizli'yle beraber gelecek sezonun planlarını yapmaya başlaması lazım.Gidecek oyuncular belirlenmeli yerlerine kaliteli takviyeler yapılmalı ve en kısa sürede takım gelecek sezon için hem fizik hemde mental açıdan yeni sezona hazır hale getirilmeli ama şimdi sevinme zamanı...

29 Mayıs 2009 Cuma

KİNG#1 - İngiltere

Avrupa Liglerinin gol krallarını tanıyacağız. İlk Kralımız İngiltere' den Nicholas Sebastian Anelka.
Bu isimi hepimiz çok yakından tanıyoruz. Genç yaşta zirveye çıktı, erken yaşta zirveden indi, şimdi ise tekrar zirvede.
18 yaşında PSG' den Arsenal' e gittiğinde onu tanıyan pek yoktu ama orada geçirdiği iki sezonun sonunda artık tüm Avrupa Anelka adını öğrenmişti. 20 yaşındaki bu genç Fransız artık zirvedeydi. Real Madrid' e transfer oldu. Fakat Madrid' te işler hiç istediği gibi gitmedi. Ligde 19 maçta sadece 2 gol atabildi, yeterli süre alamıyordu. Takım arkadaşlarıyla, hocayla vede basınla problemleri vardı ve Madrid macerası onun için sadece 1 sene sürdü. Kendini bulabilmek için tekrardan yuvasına Fransa' ya dönmeye karar verdi ve 00-01 sezonuna PSG de başladı. Burada birbuçuk sezon oynadı, 39 lig maçında 10 gol attı ve ardından kariyeriyle özdeşleşen ben gitmek istiyorum söylemlerine başladı ve 01-02 sezonunun yarısında Liverpool' a kiralandı. Tekrar adadaydı. Kendini göstermek istiyordu fakat işler istediği gibi olmadı. Liverpool' da yarım sezon 20 maç ve 4 gol. Bu yarım sezonda yıldızını parlatamadı ama adada futbol oynamak istediğini buradaki ortamın çok üstdüzey olduğunu farketti ve sezon sonu Paristen ayrılarak Manchester City' nin yolunu tuttu. Anelka City' ye geldiğinde karakter olarakta gelişmişti, eskisi gibi değildi uslanmıştı. Zorlu çocuk Anelka gitmiş uysal işini yapan yıldızı sönmüş ama parlatılmayı bekleyen bir Anelka gelmişti. City' de geçirdiği iki buçuk sezonda 89 maçta 39 gole imza attı. Ardından çok yakınımıza İstanbul' a geldi Fenerbahçe forması giydi. Anelka' nın büyüklüğünü İstanbul' da daha iyi anlamıştık. Muhteşem bir yetenekti, bir forvetten isteyebileceğiniz herşey sahipti. Fenerbahçe taraftarları onu çok sevdi, takımın gözdesi oldu. Fakat Denizli' de şampiyonluk maçına çıkılırken Daum onu kulübede tutarken, sahaya onun yarısı bile olamayacak isimlerle çıkıyordu. İşte o dakikada Anelka için Fenerbahçe defteri kapanmıştı. Ertesi sezon başında yeni teknik direktör Zico ve Başkan kal desede o Adaya geri dönme kararı almıştı. Bunda en önemli etkenlerden biride Fransa Milli takımı menejerinin milli takımda oynamak istiyorsan göz önünde bir ligde futbol oyna telkiniydi. Halbuki yıllardır alamadığı milli formayı Fenerbahçe' de geri kazanmıştı ama Daum ' un tavrı ve menejerin telkiniyle adanın yolunu tuttu. Bolton' da birbuçuk sezon kaldı 21 gol attı 07-08 sezonu yarısında Chelsea' ye geldi ve yıldızını yeniden parlattı. Bu sezon 19 gol atarak İngiltere Premiere Lig gol Kralı ünvanını aldı. Tebrikler Anelka Tebrikler Bilal.

2008 - 2009

Acaba


Güntekin Onay' ın yorumlarını ve programlarını severek izlerim, kendisi Türkiye'deki kaliteli spor yorumcularından birisidir. Fakat kendisinde koyu bir Barcelona hayranlığı olduğu her türlü yorumundan açıkca belli oluyor ve bazen anlamsız yorumlar yapabiliyor. Ntvspor.net internet sitesinde ünlü spor yorumcularına bir soru sormuşlar ve buna bağlı cevaplar alınmış. Soru ve cevaplar pek önemli değil ama Güntekin Onay orada ufak bir paragrafta Barca ve Real Madridi karşılaştırmış(''Barcelona ve Real Madrid'e bakarak her şeyi görebiliriz. Barça, Şampiyonlar Ligi finaline 7 tane altyapıdan gelen oyuncusuyla çıkıyor, Galacticos ise her yıl milyonlarca Euro verip birçok yıldız alıyor ve sonuç ortada.'')
Bu açıklaması bana çok garip geldi. Sonuçta Barca bu sene çok iyi altyapıdan iyi oyuncular geldi, bunların yanına müthiş isimler transfer ettiler ve 3 kupayı kaldırdılar. Fakat Real Madrid' in sistemi kötüymüş gibi lanse etmiş, buda doğru değil. Biraz geriye doğru gidersek kimin haklı olduğunu anlayabiliriz.
Barcelona' da altyapıya dayalı bu sistemin başlangıcı olarak Johan Cruijff kabul ediliyor. İşte Cruijff' un Barca'ya teknik direktör olduğu günden bu zamana kazanılan kupalara bir bakalım.

Şampiyonlar Ligi

Barca : 3 Real Madrid : 3

La Liga

Barca : 8 Real Madrid : 6

Görülüyorki Şampiyonlar Ligi şampiyonlukları eşit La Liga' da ise Barca sadece 2 şampiyonluk daha fazla buda gösteriyorki ortada mutlak bir başarısızlık yok. Bazen bir şeye inanırız, onu severiz ve o bize mutlak doğruymuş gibi gelir ama dikkatlice inceleyince öyle olmadığını anlarız. Birde toplamda kazanılan kupa sayılarına bakmadık, eğer baksaydık orada Real Madrid açık ara önde.

28 Mayıs 2009 Perşembe

Tebrikler Barca


Finale Barca ve Manu çıkınca çok sevindik, sonuçta iyi futbol oynayan hücum oynayan iki takım finale çıkmıştı. Fakat finalde daha bol pozisyonlu maç beklerken biraz kısır geçti ama yinede geçen hafta izlediğim UEFA finalinden sonra fazla bile geldi.
Barca bu sezon sonuna kadar haketmişti ve hakettiğini aldı. Zaten herkes Barcayı istiyordu, sonuçta adamlar herkese seyir zevki verdi bu sezon. Guardiola hazıra konduğu takımıyla 3 kupa birden kazandı. Gerçi ligde rotasyon yanlışları, Şampiyonlar Ligi yarı finalinde eksiklerin yerini kapatmadaki yanlış tercihleriyle 2 kupayı kaybetme riski yaşasada sonunda kazandı. Tebrikler Barca bize bu güzel futbol ziyafetini çektiğin için.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Kablocular


Taraftar grubu denince ne Çarşıyı tanırım , ne Ultraslanı nede Genç Fenerbahçelileri bir grup tanırım. GRUP KABLOCULAR.

26 Mayıs 2009 Salı

Grafite & Dzeko


Bundesliga bu sezon süprizle başladı süprizle bitti diyebiliriz.Ligin ilk yarısındaki Hoffenheim rüyası devre arasından sonra İbisevic'in sakatlığıyla son bulduktan sonra Wolfsburg mütevazi kadrosuyla büyük bir sürpriz ve direnç göstererek şampiyon olmayı başardı.Hiç şüphe yokki bunda en büyük pay toplamda 54 gol atarak 71/72 sezonundaki 53 gollü Müller-Hoeness rekorunu tarihe gömen Grafite ve Dzeko ikilisinin.Grafite 28 Dzeko ise 26 gol attı.1972 de ise Müller 40 Hoeness ise sadece 13 gol atabilmişti.Bakalım bu ikili önümüzdeki sezon neler yapabilecekler fakat her ne olursa olsun bir daha böyle bir başarının yakalanma ihtimali günümüz futbolu içerisinde çok düşük sanırım.

Meraklısına not:Bu sezon Süper Lig(!)de 33.haftalar sonu itibariyle Beşiktaş 58 Sivasspor 53 Trabzonspor 53 Fenerbahçe 58 Galatasaray 55 gol atabildi.

19 Mayıs 2009 Salı

Seire A


27 Juventus FC    

17 Milan AC

17 FC Internazionale

9 Genoa 1893

7 Torino
Bologna
Pro Vercelli

3 AS Roma

2 AC Fiorentina
SS Lazio
SSC Napoli

1 Cagliari
Casale
Novese
Sampdoria UC
Hellas Verona

La Liga


31 Real Madrid CF

19 FC Barcelona

9 Atlético de Madrid (includes Atlético Aviación)

8 Athletic de Bilbao

6 Valencia CF

2 Real Sociedad (San Sebastián)

1 Real Betis (Sevilla)
RC Deportivo de La Coruña
Sevilla FC

Fark




Premiere Ligi izlerken hepimiz şu soruyu soruyoruzdur; Neden bizde onlar kadar kaliteli bir lige sahip değiliz.
İşte size çok basit bir örnek vereceğim. İngiltere futbolu ile aramızdaki farkı göreceğiz. İngilterede insanlar zevk için futbol izlemeye gidiyorlar bizde ise mutlaka kazanmak için ego tatmini için hal böyle oluncada boş tribünler artıyor, kalite düşüyor. Bu sene Coca Cola Championship Liginden Premiere Lige direk çıkma hakkını elde eden Wolverhampton ve Birmingham City nin sezon boyu taraftar ortalamaları 23967 ve 19081 , maçlarını oynadıkları stadların kapasitesi ise 28525 ve 30000. Bu sene Turkcell Süper Ligde seyirci ortalaması olarak bu iki takımı geçen takım sayısı ise sadece iki, bunlar ise 39542 ile Fenerbahçe ve 26249 ile Beşiktaş.
Daha başka bir ayrıntı vereyim. Bank Asya Birinci Ligden Süper Lige direk çıkma hakkı elde eden Manisaspor ve Diyarbakırspor' un stadlarının kapasitesi ise 14965 ve 12963 kişidir. Wolverhampton ve Birmingham' ın bırakın stadlarını oynadıkları seyirci ortalamaları bile bu rakamlardan daha fazla. Biz eğer bir yerlere gelmek istiyorsak önce stadlarımızı sonrada seyirci profilimizi değiştirmemiz gerekiyor. Süper Ligde en çok seyirciye maç oynayan Fenerbahçe ve Beşiktaş ise bunların ortak yanı olan stad tadilatlarına dikkat çekmek istiyorum. Fenerbahçe stadını yeniden yaptı , Beşiktaş ise tadilat yaptı ve kapasitesini arttırıp bir kale arkası tribününün üstünü kapattı. Kalite olarak yukarıya çıkmak istiyorsak , bu kaliteli seyiriciyle başlar, kaliteli seyirci ise yeni ve bakımlı stadlardan geçiyor.

15 Mayıs 2009 Cuma

Armalardaki Ay Yıldız


Yıllardır Beşiktaş armasını görüyorum ama bu sabah birşey dikkatimi çekti. Beşiktaş armasında Türk bayrağı var. Hemen diğer armalara baktım Fenerbahçe' de Galatasaray' da Trabzonspor' da yok. Bu konuyla ilgili biraz araştırma yaptım ve resmi olarak 3 kulübe armasında Türk bayrağı taşıma hakkı verildiğini buldum. Bunlar Beşiktaş , Karşıyaka ve Kasımpaşaspor, Fakat en ilginç kısımı ise Bursaspor, İstanbulspor, Eyüpspor, Çankırı Belediyespor, Bingöl Belediyespor,Ceyhanspor,Nusaybin Demir Spor,Cizrespor,Konya Şekerspor,Yeni Burdur Gençlik Spor,Beylerbeyi,Lüleburgaz ve Elazığspor' unda armalarına Türk bayrağı eklemiş olmaları. Eklemesine eklemişler ama o armalardaki Ay Yıldız armanın dışına eklendiği kabul ediliyor ve resmi olarak yok sayılıyor. Gelelim Beşiktaş , Karşıyaka ve Kasımpaşa' nın armalarına Ay Yıldız koyma hakkını nasıl aldıklarına.
Karşıyaka ; Armasına ilk Ay-yıldızı ekleyen takım Karşıyaka olmuş. Kurtuluş savaşı sırasında büyük hizmetlerde bulunmuşlar ve kurulan ilk futbol liginde hiç gol yemeden şampiyon oldukları için Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından armasına Ay-yıldız taşıma hakkı verilmiş.
Kasımpaşa ; Armasında Ay Yıldız taşıma hakkını ikinci olarak alan takım Kasımpaşaspor olmuş. 1948 Londra olimpiyatlarında güreş dalında 6 güreşçimiz altın madalya kazanır. Bunlardan 3 tanesi Kasımpaşaspor güreşçileridir( Gazanfer Bilge , Mehmet Oktav ve Ahmet Kireçci ). İşte bu yüzden dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Kasımpaşaspor' a ülkemize bu önemli sporcuları ve dolayısıyla altın madalyaları kazandırdığı için armasında Ay Yıldız taşıma hakkını vermiştir.
Beşiktaş ; Bu hakkı kazanan üçüncü ve son kulüptür. Natoya girme sürecinde Yunanistan ve Türkiye arasındaki buzların erimesi için iki ülke arasında bir dostluk maçı düzenleniyor. Fakat bu maç öyle acil oluyorki Futbol Federasyonu bir milli takım oluşturmakla ilgilenemiyor ve bu görevi Beşiktaş' a veriyor, sembolik olarakta Fenerbahçe ve Galatasaray' dan birer futbolcu alınıyor. 16 Mayıs 1952 de oynanan bu maçı 1-0 kaybettik ama bu maçtan sonra Başbakan Adnan Menderes Beşiktaş' a ülkemizi temsil etmesinden dolayı armasına Ay Yıldız koyma hakkı vermiştir.
Şimdi gelelim işin en tirajikomik kısımına. Beşiktaş' ın mevcut yönetimini hiçbir şekilde sevmem , beğenmem ve Beşiktaş üzerinde bir kambur olduklarını düşünürüm. Bugüne kadar düzgün birşey yaptıklarını görmedim. Bu konuyla ilgili araştırmalarım esnasında Beşiktaş kulübünün internet sitesinede baktım ve armadaki Ay Yıldız ile ilgili bir açıklama olduğunu gördüm. Açıklama aynen şöyle ''İlk tescil edilen Kulüp olması nedeniyle, armasında Ay-Yıldız taşıma hakkına sahip tek Kulüp’tür. Başka hiçbir Türk Kulübü’nün böyle bir hakkı yoktur.''
Ya kardeşim bir işide düzgün yapın ya, bir işide yaparken elinize yüzünüze bulaştırmayın. Bu Demirören gitmeden bu Beşiktaş' ta düzgün hiçbir şey olmayacak sanırım. Koskoca ülkede 3 takıma bu onur verilmiş sende onlardan birisin ama o onuru neden aldığını bile bilmiyorsun.

Operasyon Başladı


Perez dün yaptığı basın toplantısıyla resmen Real Madrid başkan adaylığını açıkladı. Fakat bu seferki transfer bombaları hakkında net bir açıklamada bulunmadı. Sadece Cristiano Ronaldo dünyanın en iyi futbolcularından birisidir ve en iyiler Real Madrid' te oynamalı dedi. Bu cümle bile seneye Ronaldo' nun Madrid' te olacağı ihtimallerini yükseltiyor.
Bunun yanında Zidane' ıda ekibine katabileceğini söyledi. Bunun ardından tüm gözler Zidane' a çevrildi. Zidane konuyla ilgili olarak "Kendisiyle birlikte çalışacak insanların doğru kişiler oldukları konusunda ikna oldum. Sadece seçim konusunda değil, her zaman kendisiyle temas içindeyimdir. Bana hiç teklifte bulunmasa bile, Real'e katkıda bulunmaya her zaman hazırım" açıklamasını yaptı.
Zidane Real Madrid taraftarı için çok önemli bir isim ve onun yönetimde olması gerçekten çok önemli başlangıç. Sanırım önümüzdeki sezon Barca için hiç bukadar kolay olmayacak.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Babacan Aragones


Dün akşam Fenerbahçe Türkiye Kupasını birkez daha kaybetti. Volkan Babacan yaptığı iki kritik hatayla Beşiktaş zaferinin en önemli aktörüydü.
İşte bu noktada herkes Aragones' i eleştirdi, fakat dede sezon başında kupa maçlarında kalenin Babacan' ın olduğunu söylemişti. Babacan finale kadar 8 maça çıktı ve sadece 2 gol yedi. Finalde ise kötü oynayarak mağlubiyete yol açtı. Ben şahsım adına Dede' yi suçlamıyorum sonuçta sezon başı bir karar aldı ve bu kararın arkasında durdu. Sonuç mu ? sonuç bir kupaya mal olsada bu kararı sezon başı almıştı bugün Babacan' ın oynamasını eleştirenler sezon başı neredeydi ? Yada iki sezon önce biz kupada rezerv kadromuzla oynayacağız diyen yönetim şimdi şikayet etme hakkına sahip mi ?

Kupadan Kupaya


Beşiktaş en son Fenerbahçe' yi yendiğinde yine bir Türkiye Kupası maçıydı ve Fenerbahçe' yi eleyerek finale çıktılar, ardındanda kupayı aldılar.
dün akşam yine bir kupa maçı ve yine bir Beşiktaş galibiyeti ve yine bir kupa kazanımı.
Beşiktaş yendimi boşa gitmiyor kupayı kaldırıyor.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Gününde Olmak


Sporda yetenek , çalışma birde gününde olma çok önemli. Lakers - Houston serisinin 4. maçında tüm işaretler Lakers galibiyetini gösteriyordu. T-Mac yok Yao yok birde Yao nun yedeği veteran Mutombo' da yok, anlayacağınız Houston' ın kolu kanadı kırıktı.
Fakat maç hiçde düşünüldüğü gibi olmadı ve Houston çok rahat bir galibiyet aldı. İşte bu galibiyet gününde olmayla alakalı. serinin şu ana kadar 5 maçı tamamlandı bu 5 maça baktığımızda serinin 4. maçını saymazsak diğer 4 maçta S.Battier , A.Brooks 35 - 9 üç sayı isabetiyle oynadı. Kazanılan 4. maçta ise 19 - 9 üç sayı isabetiyle oynadılar. İşte bunun tek anlamı gününde olmak. İstatistiklerdede verdiğim 5. maçta ise nemi oldu ? Lakers 40 sayı farkla kazandı.

Günaydın Berlusconi


İtalyan gazetelerine göre Berlusconi Ancelotti' yi eleştirmiş ve “Birçok kez yanlış taktikle maçlara çıktık. Eğer şampiyonluğu kaybettiysek, bunun sebebi Ancelotti’nin hatalarıdır. Topla çok iyi oynayan ve çok iyi pas yapan futbolculara sahibiz. Bunun üzerine çalışabilirdik. Ayrıca birçok kez maçın son dakikalarına doğru yediğimiz gollerle puan kaybettik” açıklamasını yapmış.
Bende Berlusconi' ye günaydın demek istiyorum. Bu adamın bu takımı yönetemediği gün gibi ortadayken yıllardır Ancelotti ısrarı nedir ? Milan Ancelotti döneminde kupa aldıysa bunu futbolculara borçludur, Ancelotti' nin tek bir katkısı bile yoktur. Zaten İstanbul' daki final bile onu kovmaya fazlasıyla yeterdi. İlk geldiği sezonu saymazsak bu sekizinci sezonu ve sadece 1 şampiyonluğu var. Ancelotti öncesinde ise on sezonda 5 şampiyonluğu var Milan' ın. Berlusconi' nin başarısızlığa nasıl bukadar dayandığını merak ediyorum.

Perez ve Listesi


Marca' nın haberine göre Perez perşembe günü düzenleyeceği basın toplantısıyla Real Madrid başkanlığına adaylığını resmen açıklayacak. Bende herkes gibi merakla bu toplantıyı bekliyorum. Bizim tanıdığımız Perez adaylığını açıklarken en az 2 yıldız transferinide yanında açıklar. Gönlümden geçen isimler Kaka ve Ronaldo, aslında İbrahimovic gibi bir isimi hiçbirine değişmem ama İbrahimovic Messi' nin yanına yakışır. Eto'o Barca' ya 2 katkı yapıyorsa İbra 5 katkı yapar, Messi ile durdurulmaz bir ikili olurlar. Neyse konu dağılmasın bakalım Perez Baba perşembe günü hangi bombaları patlatacak.

12 Mayıs 2009 Salı

İngiltere' de Bir Türk Şirketi



Acaba bu hangi takım ?

Cevap : Watford

Burak' tan İbrahim' e


Fenerbahçe' nin İbrahim Akın' ı istediği söyleniyor. Yetenek olarak düşünürsek İbrahim Akın Fenerbahçe dahil tüm takımlarda iş yapar ama işin bir diğer kısımı daha var. İbrahim gibi genç yaşta Beşiktaş' a gelip büyük takımda oynamanın yükünü kaldıramayıp küçük bir takıma gidip oradaki performansıyla tavan yapıp tekrardan gündeme gelerek kendini Fenerbahçe' ye aldırtan bir diğer isim. O isim Burak Yılmaz ve Burak büyük umutlarla geldiği Fenerbahçe' den büyük ihtimalle sezon sonu ayrılacak. İşte İbrahim transferinin diğer yanı bu. Burak büyük takım yükünü kaldıramadı acaba İbrahim kaldırabilecekmi ?

8 Mayıs 2009 Cuma

Hasan Şaş


Galatasaray' da Ümit Karan ve Hasan Şaş Ankaragücü maçının kadrosuna alınmadı ve sezon sonuna kadarda kadroya alınmayacakları söyleniyor. Sezon sonu ise iki oyuncununda gönderileceği haberleri yayıldı. Ben bu haberi duyunca iyice şaşırdım. Şimdi Hasanı ve Ümiti oynatmayabilirsin ama bu iki oyuncuyu tüm bu sezonun suçlularıymış gibi kadro dışı bırakıp kenara atmak biraz saçma gibi. Hasan Şaş ne oynadıki ihale ona bırakılıyor bu saçma bir karar. Hasan' ı gönder ama bu şekilde değil tüm suçu ona yükleyerek değil. Eğer ortada başarısızlık varsa ve suçlu aranıyorsa bu doğru düzgün maç oynamayan Hasan değildir. Gücün yetiyorsa Lincoln' u kadro dışı bırakta görelim yönetimin gücünü.

7 Mayıs 2009 Perşembe

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Bu Kez Futbol Kazandı


Futbolun sıkıcı yüzü bu kez kazanamadı.Hemde mucizevi bir şekilde kaybetti.Belki Barca'da beklentileri karşılayamadı futbol açısından 180 dakikada ama bu sene kupa onların hakkı.En azından gönlümden geçen bu sene kupayı Katalanların alması yönünde.Chelsea'ye gelince geçen sene finalde penaltılarla bu senede yarı finalde son dakika golüyle elendiler umarım gelecek sene kazanırlar.Ama bu sene Barcelona fantastik la liga performansını şampiyonlar ligi kupasıyla taçlandırmalıydı ve bu son dakika golü bir mucizenin habercisi olabilir.

Real Madrid Taraftarı Ne İster


Çocukluğumdan beri Real Madrid taraftarıyımdır, oynadıkları hiçbir maçı kaçırmam, galibiyetlerinde sevinir, mağlubiyetlerinde üzülürüm. Geçtiğimiz iki sezonda şampiyon olmamıza rağmen bir eksik vardı, takım şampiyon oluyor ama bizde bir burukluk oluyordu. Bunun sebebi aslında çok açık Real Madrid Barcelona gibi değildir altyapıdan yetiştirdiği oyuncularla başarıya gitmez, Real Madrid' de oynayacak oyuncu yıldız olacak bir karizması olacak. Fernando Gago istediği kadar maç kazandırsın bu takıma, istediği kadar şampiyon yapsın bu takımı bu taraftara heyecan vermez.
Şöyle geçmişe bir dönelim Roberto Carlos' un bindirme yaptığı kanatta Heinze var, Zidane' ın oynadığı orta sahada Gago oynuyor, Ronaldo' nun gol attığı forvette Higuain oynuyor, Beckham' ın olduğu takımda Snejder oynuyor, Figo' nun orta yaptığı kanatta Marcelo oynuyor. İşte bu sebeblerden dolayı bu taraftar aşırı mutlu olamıyor. Barcelona' ya baktığımızda Eto'o var Messi var Henry var, bizde ise Gago var Higuain var Snejder var. Olmaz 100 kere olmaz 1000 kere olmaz.
Real Madrid demek yıldız demek, karizma demek. İşte bu sebebden dolayı İbrahimovic, Ronaldo, Kaka, Gerard, Lampard, Pirlo ve Essien gibi isimlerden en az 2 tanesi bu sene Real Madrid' e gelmeli. Bu transferler bizim için şampiyonluk kadar önemlidir.

Hiddink Ne Yapmalı


Hepimiz bu akşam Barcanın Chelsea' yi dağıtmasını bekliyoruz. Hele hele Real Madrid' e deplasmanda 6 attıktan sonra beklentilerimiz iyice yükseldi. Benim kanımca bu akşamki maçın nasıl olacağı, futbolun ilk maçtaki gibimi yoksa Real maçındaki gibimi olacağı tamamiyle Hiddink' in elinde. Eğer Hiddink tecavüz kaçınılmazsa deyip açık futbol oynarsa Barca dağıtır ama yok benim elimdeki tek şans penaltılar deyip takımı ilk maçtaki gibi kendi sahasında alan savunması yaparak kapatırsa turu geçmek için bir şansı olabilir. Ben Hiddink olsam ikinci seçeneği seçerim ve elimdeki kadronun en iyi yaptığı şeyi yaparım, takımımı kendi sahasına çekerim.
Guardiola maç için Chelsea' nin fizik gücünden çekiniyoruz dedi. Haksızda sayılmaz orta sahası çok güçlü ve kalabalık olarak sahaya çıkan bir Chelsea oyunu kilitleyip maçı penaltılara götürebilir yok ben kendi sahamda bu maçı kazanmalıyım deyip açık oynarsa sonu Real Madrid' ten farklı olmaz.

5 Mayıs 2009 Salı

Arsenal - Man. Utd.


iki takım arasındaki son 5 maç:

03-11-2007 Arsenal - Man.Utd. 2-2
16-02-2008 Man.Utd. - Arsenal 4-0
13-04-2008 Man.Utd. - Arsenal 2-1
08-11-2008 Arsenal - Man.Utd. 2-1
29-04-2009 Man.Utd. - Arsenal 1-0

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Çöküş

Bu sezon Türkiye , Fransa ve Hollanda liglerinde tam anlamıyla bir çöküş yaşanıyor ama çöküş derken lig için değil son yıllarda lige ambargo koyan takımlar için. Şu anki mevcut puan durumlarıyla beraber bu liglere bir göz atalım.

Türkiye liginde son 5 senede Fenerbahçe ve Galatasaray isimleri ön plana çıkmıştı. Fenerbahçe 5 senede 3 şampiyonluk 2 ikincilik almış, o 2 şampiyonluğuda Galatasaray kazanmıştı. İki takımdada artık zirve bizim ne olursa olsun ilk 2ye gireriz düşüncesi hakim olmuştu. Bu sezon gösterdiki o iş okadar kolay değil maçları formalar kazanmıyor, çıkıp mücadele edeceksin isteyeceksin ozaman büyük oluyorsun. Özellikle Fenerbahçe ligde 5. sırada fakat hiç derbi kaybetmemiş durumda. Bu bize açıkca gösteriyorki oyuncularda maç seçme oluşmuş, küçük maçları nasıl olsa kazanırız biz hep ilk ikideyiz havası oluşmuş. İşte bu sezon bu yıkıldı artık seneye herzamankinden çok koşmaları gerekecek bu takımlarda kalabilmeleri için.

Hollanda ligi dediğimizde aklımıza Ajax ve PSV gelir. Bu iki takımda Lyon gibi hocalar değiştirir oyuncular değiştirir, Fakat hep zirvede kalırlar. Ta ki bu sezona kadar Hollanda liginin bitmesine 1 hafta kaldı ve bu iki takımın ilk 2 ye girme ihtimalleri yok Ajax ligi 3. bitirdi, PSV ise 4. veya 5. bitirecek bu son hafta maçlarından sonra belli olacak.



Lyon yıllardır bu ligi kapatmıştı, oyuncular değişiyor , teknik direktörler değişiyor fakat zirve değişmiyordu. Şu anda ligde bitime 4 maç var ve Lyon 7 puan farkla 3. sırada ve ligde şampiyon olma şansı imkansıza yakın. Yıllardır işleyen düzen buradada yıkıldı Forma çıksa maçı kazanır sistemi buradada çöktü.

Bu 3 ligde bize formanın değil mücadelenin kazandığını bu sene güzel örneklerle gösterdiler. Bakalım bu sezonun mağlup ve yorgun takımları seneye neler yapacaklar ?